Bu fotoğrafı aldığım sitenin sahibi genç Anglo-Sakson kardeşim, Tayland'ın İsaan bölgesinde yaşıyormuş. Benim dikkatimi çeken şey onun da dikkatini çekmiş. Amma velakin o kartuş doldurma hadisesiyle ilk defa teşriki mesaiye girerken ben ikame ekonomisi ülkelerinden birinin vatandaşı olarak bakıyorum meseleye. Adamlar süper teknoloji geliştirmişler kardeşim. Bunu bize en az 9 saat süren Kamboçya seyahatini "Ennnn fazla 6 saat sürer!" diye kakalayan turizm acentesi sahibi gahpenin ofisinde görmüş ve tikkatle incelemiştim. Yanda görmüş olduğunuz renkli tüplerde dört renk mürekkep var. Bu mürekkeplerden birer ince hortum çıkmakta, bu hortumların birleştiği nihai noktada da bir çip var, o çipi yazıcının bir yerlerine monte ediyorlar. Kartuş doldurmaya filan gerek kalmıyor. Tüplerdeki mürekkep azalınca ekleme yapıyorsun oluyor bitiyor. Sanıyorum laser yazıcılarda yemez bu teknoloji, halihazıra bizde de varsa bu yazıyı okumamış sayabilirsiniz. Ben ilk defa gördüm helal olsun Thai kardeşime dedim!
bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t
Yorumlar