- Uzun yıllardan beri olmam gereken yerde olmadığımı düşünüyorum, oraya ulaşmak için yaptıklarımla bir şey yapmamak arasındaki fark oldukça küçük.
- 9-10 yaşımdan beri, hep yaşımdan en az beş yaş olgun oldum. Hayat böyle istedi herhalde, şu günlerde kendimi kırklarımda gibi hissediyorum, ölmeden bir beş yıl önce de ölü gibi hissedeceğim, o zaman anlayacağım beş yıl içinde öleceğimi.
- Sık sık depresyona girerim, elim ayağım çalışmaz, eğer kendimi tamir ettirebileceğim bir teknik servise gidebiliyor olsaydım ilk önce buna baktırırdım
- Sevdim mi tam severim, sildim mi bir kalemde (Şaka değil, yanlış olmasın)
- Yalnız kalmayı severim. Bunun normalden on gün sonra doğduğum, yani içerde biraz fazla beklediğim için olduğunu düşünüyorum
- Bazen hapse girmek istiyorum. Hapse girmenin toplumsal yükümlülüklere mola verdiren bir halt olduğunu düşünüyorum. Bol bol kitap okurdum ne güzel. Evet manyağım
- Dostlarla birlikte oturulan ziyafet sofralarının özlemini duyarım sık sık. İtalyanları kıskanmam bundandır.
25 Mart 2010 Perşembe
Mim geldi
Hüseyin Usta'dan bir mim gelir bizlere, aman allah gözlere bak gözlere. Hayatımıza dair yedi şey yazılacakmış efenim. Ne bileyim, zor beah. Aslında şu yazı bu işi baya bir halleder ama gene de bir deneyelim bakalım
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
15 yorum:
E TİPİ YANLIZLIĞIN İÇİN İDEAL OLABİLİR USTA.AMA YİNEDE GÖKYÜZÜNÜ GÖRMEK....
Yok usta, o kadar da diil, koğuş sistemi gözünü seviyim, zaten delirmek için bahane arıyorum
Yazmaktan ziyade okumayı seviyorum. Hoş, yazsam bile dişe dokunur bir şeyler çıkmaz biliyorum.
Bazı yazıları okurken bana aitmiş gibi hissediyorum, 'eğer yazsaydım aynısını yazardım, tek fark birileri benden önce yazmış' diyorum. Bu yazı bana da gelsin. Virgiliüs ve Müge benimle paylaşırlar. Paylaşırlar di mi? :)
Gökhab Bey, çok teşekkür ederim efenim, tarafınızdan mimlenmek ziyadesiyle büyük bir tebessüme neden oldu yüzümde:) Gereğini getirdik yerine:)
hocam yannış hatırlamıyorsam sen bu hapse girme fantezisini üniversite yıllarında da dillendiriyordun, konunun şimdiki yoğun iş temponla alakası yok gibi geldi bana :)
Sarya, teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği günümüz dünyasında artık yazmanın dişe dokunması gerekmiyor zannımca, dışa atılması yeterli oluyor. Yani içinde bir şey varsa at dışarı gitsin, birileri de seni okuyunca 'eğer yazsaydım aynısını yazardım, tek fark birileri benden önce yazmış' der o zaman.
Ena, hemen tetkik ediyorum efenim
Tuncum hoşgeldin sefalar getirdin, doğru diyorsun bu benim genel geçer bir fantezim, eskiden de vardı, hala var. Zaten mim ödevinin konusu hayatınıza dair 7 şey olduğu için aklıma geldi yazıvirdim oraya. Ben bunu kime söylesem beni manyak sanayor. Halbuki hiç tanımadığın insanların olduğu bir kafede üç dört saat geçirirsin ya mesela, onun uzunu bu :)
töbe allaaam
:)
Nıhahaha, nasıl da biliyordum ama şu diye verilen linkin 1975 çıkacağını. Şunu bir kere daha söylüyorum, en sevdiğim yazılarından o yazı.
Ayrıca 6. madde(Evet, 6)zamanında o kadar çok istediğim birşeydi ki sana anlatamam. Aynen ben de insan onu bunu düşünmeden rahat rahat bi kitap okur be diye düşünürdüm. 7. maddede geçen özlemi her daim hissederim. Daha sık yapmak lazım, ömür geçiyor.
Nalan töbe allaam derken hapis meselesini diyorsun sanıyorum. Ne var, düşüncelerinden dolayı hapse atılmanın bir dönem Türkiye'de aydın olarak kendini ispatlamanın tek yolu olduğunu hatırlatmak isterim. Yalçın Küçük ne kadar mutluydu gözaltına alınırken görmedin mi :)
Müge sen kesin koğuş ağası olurdun kızım :)
Gökhan ayıpsın, ben son senelerde gayet de "low profile" takılmayı seven bir insanım, dolayısıyla o koğuş ağalığı sıfatını hayatta üzerime almaz ama bence koğuş ağasının bile korktuğu biri olurdum. :P :)
hahahahaha low profile'a gel!
ben mimlendiğimi yeni gördüm (:
bu gece yazayım bakalım.
Hadi yaz da biz de okuyalım bakalım :)
yazdım ben ama otobiyografiye döndü (:
Yorum Gönder