Ana içeriğe atla

Mim geldi

Hüseyin Usta'dan bir mim gelir bizlere, aman allah gözlere bak gözlere. Hayatımıza dair yedi şey yazılacakmış efenim. Ne bileyim, zor beah. Aslında şu yazı bu işi baya bir halleder ama gene de bir deneyelim bakalım

  1. Uzun yıllardan beri olmam gereken yerde olmadığımı düşünüyorum, oraya ulaşmak için yaptıklarımla bir şey yapmamak arasındaki fark oldukça küçük.
  2. 9-10 yaşımdan beri, hep yaşımdan en az beş yaş olgun oldum. Hayat böyle istedi herhalde, şu günlerde kendimi kırklarımda gibi hissediyorum, ölmeden bir beş yıl önce de ölü gibi hissedeceğim, o zaman anlayacağım beş yıl içinde öleceğimi.
  3. Sık sık depresyona girerim, elim ayağım çalışmaz, eğer kendimi tamir ettirebileceğim bir teknik servise gidebiliyor olsaydım ilk önce buna baktırırdım
  4. Sevdim mi tam severim, sildim mi bir kalemde (Şaka değil, yanlış olmasın)
  5. Yalnız kalmayı severim. Bunun normalden on gün sonra doğduğum, yani içerde biraz fazla beklediğim için olduğunu düşünüyorum
  6. Bazen hapse girmek istiyorum. Hapse girmenin toplumsal yükümlülüklere mola verdiren bir halt olduğunu düşünüyorum. Bol bol kitap okurdum ne güzel. Evet manyağım
  7. Dostlarla birlikte oturulan ziyafet sofralarının özlemini duyarım sık sık. İtalyanları kıskanmam bundandır.
Puffy, Virgilius, Müge, Ena ve Can'a gönderiyorum efenim bu mimi

Yorumlar

Unknown dedi ki…
E TİPİ YANLIZLIĞIN İÇİN İDEAL OLABİLİR USTA.AMA YİNEDE GÖKYÜZÜNÜ GÖRMEK....
Gökhan dedi ki…
Yok usta, o kadar da diil, koğuş sistemi gözünü seviyim, zaten delirmek için bahane arıyorum
sarya dedi ki…
Yazmaktan ziyade okumayı seviyorum. Hoş, yazsam bile dişe dokunur bir şeyler çıkmaz biliyorum.
Bazı yazıları okurken bana aitmiş gibi hissediyorum, 'eğer yazsaydım aynısını yazardım, tek fark birileri benden önce yazmış' diyorum. Bu yazı bana da gelsin. Virgiliüs ve Müge benimle paylaşırlar. Paylaşırlar di mi? :)
ena dedi ki…
Gökhab Bey, çok teşekkür ederim efenim, tarafınızdan mimlenmek ziyadesiyle büyük bir tebessüme neden oldu yüzümde:) Gereğini getirdik yerine:)
Unknown dedi ki…
hocam yannış hatırlamıyorsam sen bu hapse girme fantezisini üniversite yıllarında da dillendiriyordun, konunun şimdiki yoğun iş temponla alakası yok gibi geldi bana :)
Gökhan dedi ki…
Sarya, teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği günümüz dünyasında artık yazmanın dişe dokunması gerekmiyor zannımca, dışa atılması yeterli oluyor. Yani içinde bir şey varsa at dışarı gitsin, birileri de seni okuyunca 'eğer yazsaydım aynısını yazardım, tek fark birileri benden önce yazmış' der o zaman.

Ena, hemen tetkik ediyorum efenim

Tuncum hoşgeldin sefalar getirdin, doğru diyorsun bu benim genel geçer bir fantezim, eskiden de vardı, hala var. Zaten mim ödevinin konusu hayatınıza dair 7 şey olduğu için aklıma geldi yazıvirdim oraya. Ben bunu kime söylesem beni manyak sanayor. Halbuki hiç tanımadığın insanların olduğu bir kafede üç dört saat geçirirsin ya mesela, onun uzunu bu :)
nalan dedi ki…
töbe allaaam
:)
Adsız dedi ki…
Nıhahaha, nasıl da biliyordum ama şu diye verilen linkin 1975 çıkacağını. Şunu bir kere daha söylüyorum, en sevdiğim yazılarından o yazı.

Ayrıca 6. madde(Evet, 6)zamanında o kadar çok istediğim birşeydi ki sana anlatamam. Aynen ben de insan onu bunu düşünmeden rahat rahat bi kitap okur be diye düşünürdüm. 7. maddede geçen özlemi her daim hissederim. Daha sık yapmak lazım, ömür geçiyor.
Gökhan dedi ki…
Nalan töbe allaam derken hapis meselesini diyorsun sanıyorum. Ne var, düşüncelerinden dolayı hapse atılmanın bir dönem Türkiye'de aydın olarak kendini ispatlamanın tek yolu olduğunu hatırlatmak isterim. Yalçın Küçük ne kadar mutluydu gözaltına alınırken görmedin mi :)

Müge sen kesin koğuş ağası olurdun kızım :)
Adsız dedi ki…
Gökhan ayıpsın, ben son senelerde gayet de "low profile" takılmayı seven bir insanım, dolayısıyla o koğuş ağalığı sıfatını hayatta üzerime almaz ama bence koğuş ağasının bile korktuğu biri olurdum. :P :)
Gökhan dedi ki…
hahahahaha low profile'a gel!
Can dedi ki…
ben mimlendiğimi yeni gördüm (:

bu gece yazayım bakalım.
Gökhan dedi ki…
Hadi yaz da biz de okuyalım bakalım :)
Can dedi ki…
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Can dedi ki…
yazdım ben ama otobiyografiye döndü (:

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!